Kültürel Zenginlik 28 Haziran 2022, 23:24

GEZİLECEK YERLER
Sultandağı ilçesinde gezilip görülmesi önerilen yerler şunlardır: İlçe merkezinde bulunan Kervansaray ve Taş hamam, Yeşilçiftlik beldesinde bulunan Deliklikaya ve Dereçine beldesinde bulunan Buzluk mağarası, Taş köprü ve Lale çeşmesidir.
ÇARŞI CAMİSİ
Günümüzde görülen cami 1911 yılında Hacı İsmail oğullarından Muzaffer Bey tarafından Akşehirli Agop kalfa ve arkadaşlarına yaptırılır.
Daha önce yapılan eski camiden günümüze sadece minaresi kalmıştır. Doğu kapısı üstündeki kitabeden, ilk caminin 1458 yılında KaramanoğLU İbrahim Bey hükümdarlığı zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır. Caminin orijinal minaresi, kesme taştan, üstü ise tuğladan yapılmıştır. Şerefe altlarında tuğladan süsler bulunur. Minare üstündeki kitabede, minarenin tamirinin 1814 yılında yapıldığı yazılırdır. İkinci tamir ise, 1938 yılında Bolvadinli Seydi usta tarafından yapılmıştır.
LALELİ ÇEŞME
Çeşme kuzeye dönük, kesme taştan yapılmış ve mermerle kaplanmıştır. Eni 3 metre, derinliği 2 metredir. 14 mermerle örtülmüştür. İki su olukludur. Tas yerinin her iki tarafında birer lale ve karanfil kabartmaları vardır. Bu kale kabartmalarından dolayı, Laleli çeşme ismini almıştır. Kitabe taşının yeri olmasına rağmen, taş yoktur, bu yüzden kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kitabe yerindeki süs ve yazı bu çeşmeye ait değildir. Ancak Osmanlı mimarisi özellikleri görülür. Çeşmenin arkasına sonradan abdest almak için musluklar yapılmıştır. Çünkü hemen yan tarafta bulunan camiye gelenler, buradan abdest alırlar. 1585 yılına ait bir yazılı belgede, bu bölgede Kervansaray, mektep ve Laleli çeşme gösterilimiştir.
SAHİP ATA (İSHAKLI) KERVANSARAYI
İlçe merkezinde Çavuş Mahallesi Zübeyde Hanım Bulvarında Çarşı camisinin yanındadır.
Taç kapıların üzerindeki kitabelerden anlaşıldığına göre: 1249 yılında Selçuklu döneminde, II. İzzeddin Keykavus’un saltanatının ilk yıllarında, Vezir Sahib Ata adıyla tanınan Fahreddin Ali Bin El Hüseyin (Sahipata) tarafından yaptırılmıştır.
Sahip Ata, Selçuklu döneminde çok sayıda eser yaptırdığından dolayı “Ebül-hayrat” diye anılır. Kervansaray, 1885 yılında Keskinzade Sadettin Efendi tarafından tamir ettirilmiş ve daha sonra 1925 yılına kadar ambar olarak kullanılmıştır. Son olarak 1964 ile 1975 yılları arasında aralıklarla Vakıflar, binayı restore ettirmiştir. Buranın en önemli özelliği, Afyonkarahisar’daki en
Mimari planı
Yapı: kapalı bir kışlık bölüm ve onun önünde köşk mescidli avlusu bulunan, Sultan hanları tipinin önemli bir örneğidir. Yapıyı kuşatan kalın duvarları ve bunların üstündeki dayanak kuleleriyle bir kale gibi görünür. Kareye yakın ( 36 x 34 metre) planlı avlu kısmına, doğu yönündeki abidevi taç kapıdan girilir. Ancak mukarnaslı taç kapının tepesi yıkık durumdadır. Kapının nişinin köşe dolguları bir sıra rozetle süslenmiştir. Portalın yani kapının yüksekliği 5.10 metredir. Genişliği ise 7.27 metredir. Üç satırlık süslü kitabe, geniş kapı kemerinin arasına yerleştirilmiştir. Avlunun zemini taşla kaplıdır. Üst örtüye çıkmak için, bazı hanlarda yer alan merdiven düzeni, burada yoktur. Üst örtüye ulaşmak için taşınabilir merdiven kullanıldığı düşünülmektedir. Kervansarayın kışlık kısmına, doğu cephesinde bulunan taç kapıdan girilir. Kapı cepheden dışa taşkın ve oldukça sadedir. Dışa doğru eğimli, yarım tonoz şeklindeki geniş kemer üzerinde altı satırlık kitabe bulunur. Kapalı kısım, uzunlamasına tonozlarla örtülü 24 x 24 metre ölçülerindedir. İçerisi oldukça loş olan bina, aydınlık kubbesi ve batı duvarlarında bulunan mazgal şeklindeki pencerelerden ışık alır.
Köşk Mescit
Avlunun tam ortasında, küçük bir köşk mescit vardır. Oldukça harap durumdaki köşk mescitin duvarları kesme taştan yapılmış olup, batı duvarının bazı bölümlerinde Roma-Bizans dönemi lahit parçaları kullanılmıştır. Kemer ayarlar arasında kalan alanda, kesme taştan oluşan birinci kat zemin döşemesi, kısmen çökmüştür. Bunun sebebinin, bölgede 2002 yılında olan deprem olduğu düşünülmektedir. Ölçüleri dıştan dışa 7.06 x 7.06 metre, kare planlıdır. İçten ise 4.37 x 4.41 metre boyutlarındadır. Kıbleye uyum sağlamak için, ana eksene çarpık konumda yerleştirilmiş, kıble yönüne doğru 20 derece kaydırılmıştır. Bu özelliği yani avlu içinde ana eksene göre farklı konumlanan başka örnek yoktur. İbadet mekanı, zeminden yükseltilmiştir. Mescide, kuzey yöndeki merdivenle çıkılır. Mescidin dört köşesinde ve kemerlerinde, basit taş süslemeler vardır.
Kervansaray günümüzde restoran ve kafeterya olarak turizme açılmıştır.
ÇİFTE HAMAM-TAŞ AMBAR
İlçe merkezinde, Selçuklu Mahallesinde Çakırağa caddesinde Sahip Ata kervansarayının arkasındadır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Bir ara depo olarak kullanıldığı için halk arasında Taş Ambar olarak da bilinmektedir.
16’ncı yüzyılda Osmanlı döneminde yaptırılmıştır. Ancak kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Yapının temel inşa malzemesi, kaba yontu moloz taştır. Beden duvarlarında, kesme taş da kullanılmıştır. Kapı ve pencere sövelerinde mermer malzemeye rastlanır. Hamam doğu-batı doğrultusunda çifte hamam olarak inşa edilmiştir. Kuzeydoğu tarafından erkekler bölümü girişi, güneydoğusunda ise kadınlar bölümü girişi vardır. Erkekler bölümü soyunmalık mekanının giriş taç kapısı, kuzeydoğudaki pencere ile dışarıya doğru çıkıntı oluşturur. Taş kapı iki kısımlıdır. Sivri kemerli taç kapının alt kısmı girintili olarak yapılan kitabe kısmı bulunur. Kitabenin altında, kemerli giriş açıklığı bulunur. Erkekler bölümünün aydınlatılması için taç kapının iki yanına, dikdörtgen planlı sivri kemerle geçilen, demi parmaklıklı pencereler bulunur. Güneydoğu kadınlar bölümü giriş kapısı, sivri kemerden geçilen üst kısmı ile kemerli alt kısmı bulunur. Batı cephesindeki külhan bölümü, yol seviyesinin yükselmesine bağlı olarak oldukça alçak seviyede kalmıştır. Erkekler bölümündeki soyunmalık mekanı, kubbe örtülüdür. Doğu ve batı kısmında ahşap malzemeden yapılmış soyunmalıklar bulunur. Su deposu sıcaklık bölümünün batısındadır. Kuzey güney doğrultulu üzeri beşik tonoz örtülüdür. Erkekler bölümü soyunmalık kapısında kitabe yeri olmasına rağmen, kitabesi yoktur.
DELİKLİ KAYA
Yeşil Çiftlik kasabasındadır. Burada bir kaya var. Kaya hakkında anlatılan efsaneye göre, Yunanlılar Kurtuluş savaşında buraya geldiklerinde, bir anne ve bebeği bir kayanın içine saklanırlar. Kaya, anne, bebek ve bebeğin beşiğini alabilecek büyüklüktedir ve anne ile bebeği, bu kayaya saklanarak Yunanlılardan kurtulurlar. Bu kaya ziyaret edilebiliyor, ama ziyaret edenler, kayadan hala sallanan beşik ve bebek sesi geldiğini söylerler, siz de ziyaret ederseniz, dinleyin bakalım.
BUZLUK MAĞARASI
1300’lü yıllarda, Bursa, Osmanlı devletinin başkenti olur. Padişahın kızı hastalanır. Hekimler, hastalığın tek çaresinin buz olduğunu söylerler. Yazın ortasında buz bulmak sorundur. O sırada, sarayla muhafız olarak bulunan Dereçineli yani Sultandağı’na bağlı bir kasabadan olan asker huzura çıkar ve buz bulabileceğini söyler. Askerin emrine develer verilir ve asker yola çıkar. Sultandağı’ndaki buz mağarasına gelir, istediği kadar buzu alır, samanların içine yerleştirir ve yaz sıcağında Bursa’ya götürür. Padişah çok memnun olur ve askere “Dile benden ne dilersen” diye sorar. Asker köyünde kendisine bir ev yaptırılmasını diler ve Padişahın emri ile askerin köyünde bir ev yapımına başlanır. 3 katlı olarak planlanan ev, 2 kat olunca durur, çünkü evin yapıldığı yer rüzgara açık olduğundan sadece 2 katı tamamlanabilir. Evin kalıntıları, günümüzde de hala durmaktadır.
Afyonkarahisar Sultandağı Buzluk Mağarası
Evet bu efsaneden sonra gelelim Buzluk Mağarasını anlatmaya: Buzluk mağarası, Dereçine kasabasının güneyindedir. Buraya ulaşmak için Afyon-Konya karayolu kullanılır. Küçük Kirazlı Yaylasına gelmeniz gerekiyor. Kalan yolu ise yürüyerek gideceksiniz ki, yaklaşık 4 saat yürümeniz gerekiyor. Yani biraz zahmetli bir yolculuk ve özellikle oldukça yüksek, soğuk ve karlı bir bölgede bulunan mağaraya çıkmak için yaz dönemini tercih ediniz.
Afyonkarahisar Sultandağı Buzluk Mağarası
Mağara girişi, sadece 1 kişinin sığabileceği büyüklüktedir. Girişten 5 metre sonra buzlanma başlıyor ve aşağı inildikçe hava daha da soğumaya başlar ve bazı yerlerde görülen buzlanmalar ve buz sarkıtları, sıra dışı manzaralar sunuyor.
TAŞ KÖPRÜ
Köprü Karapınar ile Sultandağı ilçelerini birbirine bağlayan yol üstündedir. Yani tarihi ipek yolu üzerindedir.
Köprü, Akşehir ve Eber gölü arasındaki su akıntısının üzerine yapılmıştır. Bir zamanlar Eber gölü, bu köprüye kadar uzanıyormuş ve Eber gölü taştığında köprü de gölün suları altında kalıyormuş. Bunun önlenmesi için 1968 yılında buraya beton borular ilave edilmiştir. Ancak 1995 yılından bu yana gölün sularının çekilmesi ve derenin kuruması nedeniyle, köprü nehir yatağı üzerinde kalmıştır. Köprü Kurtuluş savaşında Türk kuvvetleri tarafından yıkılmış, düşman gittikten sonra yeniden onarılmıştır. Şimdi yanına geçit için yeni köprü yapılmıştır.